Bizde, Batı’da bilginin kaynakları olarak kabul edilen
Rasyonalizm(akılcılık), Pozitivizm(olguculuk) gibi düşünce akımlarının gerçeğe
ulaşmada geçerli bir kriter olmadığı, hatta bu akımların insanı yanlışa,
sapıklığa iteceği söylenir durur. Bir taraftan Batının bu akımların altında
ezilmişliği anlatılırken, diğer yandan insanın aklının pozitivizme,
rasyonalizme karşı sözlerinin güçsüz kaldığı anlatılır. Bu güçsüzlüğün kurtuluşu
da irrasyonalizmdedir. Yani denir ki; aklının yetersiz kaldığı zamanlarda
aklının almayacağı şeylere sığın! Bizim, topluca dünyaya bakış açımız bu…
Biz Batı gibi pozitivist ya da rasyonalist değiliz ve yakın
zamanda da bu akımları çökerteceğimizi söylüyoruz. Üstelik Avrupa Birliği’ne
girmeye can atarken…Üstelik Batı postmodernist anlayışla boğulurken…
Batı’nın Bilim dediği, bizde ‘’İlim’’dir.
Birkaç kurnaz İlimcimiz Pozitivizmi de Rasyonalizmi de tek
cümleyle çürütüvermişler: ‘’Amerika’ya gidip görmediğimiz, keşfetmediğimiz
halde varlığından şüphe etmiyoruz, görmesek de biliyoruz…‘’
Örnek şahane… Adam
Amerika diyor. Varlığından şüphe etmek mi? Haşa! Hadi Bahreyn, Somali, Sudan,
Gambiya’da açlık falan var, gidip gördün mü diye sorsa belki…
İlimcilerimiz bu tip deyişlerle rasyonalizmi yetersiz
bulmuşlar. Bize de halk olarak buna uymuş, doğru yolu bulmuşuz…
Aklımız başımızdan uçmuş…
Halkın ve eylemcinin
güvenliğinin bekçisi polis, ‘’Ara sokaklara dağıttık, şimdi tam kıvamı.’’ ‘’Üstümüze
çekelim dalacağız’’ telsiz anonslarının ardından eylemci üniversite öğrencisi Ali İsmail Korkmaz’ı sokak arasında linç etti.
Daha birçok genç eylemci polis saldırısından sakat kaldı.
2.450 TL için katil olunur mu?
Bizim felsefede olunur…
‘Dur’ ihtarına uymadığı için 14 yaşındaki çocuğa da ateş
edilir, felç de bırakılır… Üstelik verilen ceza da 7.500 Tl… Yani bir Şahin,
Doğan parası… Çekersin bir kredi, beşyüz beşyüz ödersin…
Ne felsefe ama…
Ne avantajlı felsefe…
İnsani istekleri dizginlemek, vücudu terbiye ederek ibadet
ediyorken; oruç tutmayanları öldürme, dövme, yaralama hakkını da elimize almış
oluyoruz. Hani nefsimizi dizginliyorduk?
Daha dün Adana’da bir öğretmen eski eşinin kapısına bomba
koyarken elinde patlayınca yaşamını yitiriyor. İstanbul’da iki çocuk annesi
kadın, çocuklarını alarak abisinin evine gidince eşi tarafından kurşunlanarak
öldürülüyor.
Ve daha fazlası….
Ne güzel memleket…
Her şey serbest…
Ölme özgürlüğü, sakat kalma özgürlüğü, hapse girme özgülüğü,
işsiz gezme özgürlüğü, ötekileştirilme özgürlüğü, sömürülme özgürlüğü de
yanında…
Daha ne?