Son Gönderiler

16.07.2014

Benim Cumhurbaşkanı Adayım: Schopenhauer

Bizde, Batı’da bilginin kaynakları olarak kabul edilen Rasyonalizm(akılcılık), Pozitivizm(olguculuk) gibi düşünce akımlarının gerçeğe ulaşmada geçerli bir kriter olmadığı, hatta bu akımların insanı yanlışa, sapıklığa iteceği söylenir durur. Bir taraftan Batının bu akımların altında ezilmişliği anlatılırken, diğer yandan insanın aklının pozitivizme, rasyonalizme karşı sözlerinin güçsüz kaldığı anlatılır. Bu güçsüzlüğün kurtuluşu da irrasyonalizmdedir. Yani denir ki; aklının yetersiz kaldığı zamanlarda aklının almayacağı şeylere sığın! Bizim, topluca dünyaya bakış açımız bu…

Biz Batı gibi pozitivist ya da rasyonalist değiliz ve yakın zamanda da bu akımları çökerteceğimizi söylüyoruz. Üstelik Avrupa Birliği’ne girmeye can atarken…Üstelik Batı postmodernist anlayışla boğulurken…

Batı’nın Bilim dediği, bizde ‘’İlim’’dir.

Birkaç kurnaz İlimcimiz Pozitivizmi de Rasyonalizmi de tek cümleyle çürütüvermişler: ‘’Amerika’ya gidip görmediğimiz, keşfetmediğimiz halde varlığından şüphe etmiyoruz, görmesek de biliyoruz…‘’

Örnek şahane…  Adam Amerika diyor. Varlığından şüphe etmek mi? Haşa! Hadi Bahreyn, Somali, Sudan, Gambiya’da açlık falan var, gidip gördün mü diye sorsa belki…

İlimcilerimiz bu tip deyişlerle rasyonalizmi yetersiz bulmuşlar. Bize de halk olarak buna uymuş, doğru yolu bulmuşuz…

Aklımız başımızdan uçmuş…

 Halkın ve eylemcinin güvenliğinin bekçisi polis, ‘’Ara sokaklara dağıttık, şimdi tam kıvamı.’’ ‘’Üstümüze çekelim dalacağız’’ telsiz anonslarının ardından eylemci üniversite öğrencisi  Ali İsmail Korkmaz’ı sokak arasında linç etti.

Daha birçok genç eylemci polis saldırısından sakat kaldı.

2.450 TL için katil olunur mu?
Bizim felsefede olunur…

‘Dur’ ihtarına uymadığı için 14 yaşındaki çocuğa da ateş edilir, felç de bırakılır… Üstelik verilen ceza da 7.500 Tl… Yani bir Şahin, Doğan parası… Çekersin bir kredi, beşyüz beşyüz ödersin…

Ne felsefe ama…
Ne avantajlı felsefe…

İnsani istekleri dizginlemek, vücudu terbiye ederek ibadet ediyorken; oruç tutmayanları öldürme, dövme, yaralama hakkını da elimize almış oluyoruz. Hani nefsimizi dizginliyorduk?

Daha dün Adana’da bir öğretmen eski eşinin kapısına bomba koyarken elinde patlayınca yaşamını yitiriyor. İstanbul’da iki çocuk annesi kadın, çocuklarını alarak abisinin evine gidince eşi tarafından kurşunlanarak öldürülüyor.

Ve daha fazlası….
Ne güzel memleket…
Her şey serbest…

Ölme özgürlüğü, sakat kalma özgürlüğü, hapse girme özgülüğü, işsiz gezme özgürlüğü, ötekileştirilme özgürlüğü, sömürülme özgürlüğü de yanında…


Daha ne?

0 yorum:

Yorum Gönder