Son Gönderiler

6.04.2013

Enstrümanı İhraç Edip, Müziği İthal Etmek


         
  Geçen hafta Mehmet Tamdeğer'e ve Kurban'ın davulcusu Burak Gürpınar'a birkaç soru sorma fırsatı yakaladım. Dünyacı ünlü ''İstanbul Mehmet'' zillerinin Mehmet ustası bu işi 9 yaşında, Mikael Zildjian'dan devralmış. Zildjian, Ermenice'de ''zilci'' anlamına geliyor. Mehter takımına zil üretmekle ustalığa başlayan Zildjian ve torunları zamanla dünyaya açılmış, hatta Mozart'ın eserlerinde kullanılmak üzere ihracata başlamış. Böyle bir ustanın çırağı Mehmet Tamdeğer. Diğer çırak Agop Tomurcuk'la zil üretimine devam etmişler. Bugün Mehmet ve Agop olarak iki farklı markayla dövme zil üretimine devam ediyorlar. Bu markaların yanında el yapımı zilleri üreten Bosphorus, Turkish, Pasha, Amedia, Masterwork, Diril markaları da var.

            Tüm dünyada el yapımı ziller sadece bu topraklardaki ustaların elinden çıkıyor anlayacağınız.
            Bir müzik enstrümanının anavatanı olmak gurur verici.
            Buraya kadar bütün bir hikaye gurur verici.
            Ne yapıyoruz bu zilleri?
            Büyük bölümünü ihraç ediyoruz.
            75 milyon nüfustan kaç tanesi bu zilleri kullanıyor, kullanabiliyor?
            3-5-7-9...
            Ne yapıyoruz?
            İhracatla gurur duyuyoruz.
            Enstrümanı ihraç edip, müziği ithal ediyoruz.
            Ne yapmak lazım?

            ''Ülkemizde maalesef sanata verilen değer çok yüksek olmadığı için ve buna bağlı olarak ne sanatçılara ne de zanaatçılara gereken önem verilmemektedir. Aslında ülkemizdeki gençlerin tamamen bu işe yada bizlere ilgisiz olduğunu söyleyemeyiz. Müzikle uğraşan insanlar bize her zaman gereken önemi ve desteği veriyor ve tabii bu sayı müzikle uğraşanların sayısı çok fazla olmadığı için sınırlı kalabiliyor.'' diye çok güzel bir cevap veriyor Mehmet Tamdeğer.

            Tabureden bateri yapmak gibi kendi ürettiği imkanlarıyla ve çabalarıyla Türkiye'nin en iyi davulcularından biri olan Burak Gürpınar ise sanata olan genel ilgisizlikten yakınıyor.'' Faydalı olabilecek ve gelişme sağlayabilecek aynı zamanda da kültürel olarak dolu bir şey ne zaman desteklendi ve ilgi gördü? Bu genel bir sorun. Bu da çoğunlukla dinleyicinin, tüketicinin değil onlara yön veren büyük isimlerin, şirketlerin kontrol ettiği bir şey.''

            Popüler şarkıcılar ne kadar ilgiliyse ülke meseleleriyle insanlar da o kadar ilgili.
            Kısa zaman öncesine kadar radyo kültürü vardı bu ülkede.
            Hala da devam ediyor.
            Herhangi bir kanalı açıp, dinlerlerdi.
            Maksat gürültü olsun.
            Onlar da artık çekirdek gibi bakıyor müziğe.
            Onda ne bir estetik ne de bir matematik arıyor.

Mehmet Tamdeğer'e ve Burak Gürpınar'a teşekkürler.

Fatih Buğra Akbaş

0 yorum:

Yorum Gönder