Son Gönderiler

26.11.2014

DEMOKRAL

Demokral, uzun süren kahvaltının ardından, bıyıklarında kalan çay damlacıklarını itinayla temizledi. Rahatlamıştı. Kalkıp, salonun uzun perdesini araladı. Bu eski alışkanlığını bırakmalıydı artık. Ne güneş vardı dışarıda ne kuş sesleri ne de pencere.
Boşuna mı yaptırdım bu köşkü?’’ diye söylendi.

Kendini teselli etti. Dışarıdaki dünyadan, dışarıdakilerden tiksiniyordu. Köşkün dışı; Protestocular, askerler, Atatürkçü’ler, Sosyalistler, Bölücüler, Ateistlerle doluydu. Yıllar önce bin odalı ufak bir köşk yaptırmıştı. Ardından iki bin, üç bin… Derken yüzlerce köşk yaptırdı. Kendisine oy kullanan herkes bu köşklerden birinde bir oda sahibi oluyordu. Seçmen lojmanıydı buralar.

Zamanla düzen oturmuştu. Köşkler arası tüneller kazıldı. Dışarı çıkmak yasaktı. Hele kadınlar acil bir ihtiyaç olmadığı sürece odadan dışarı çıkmayacak, sarayının kadını olacaktı. Saraya ihanet kesinlikle affedilmez bir suçtu.

Demokral, çok yoğun bir programla sabahtan akşama kadar halkı için düşünce üretiyor, bu düşüncelerini paylaşmak için köşkler arası miting düzenliyordu. Saray marangozları her köşk için bir kürsü yaptı. Odalardan çıkış genellikle yasak olduğu için, Demokral’ın çoğu dinleyicisi aşçılar, hizmetliler, garsonlar ve diğer çalışanlardan oluşturulurdu. Demokral istediği kadar konuşur, uzun uzun alkış alırdı. Zaman zaman köşkün aşçısına aleyhinde protesto düzenletir ve başkaldırıyı korumaları yardımıyla bastırırdı. Muhalifleri bastırmayı seviyordu.

''Sevgili AK10 Sarayı Sakinleri. Hepinizi yürekten selamlıyorum. Biliyorsunuz ki bugün hizmetlerimiz sayesinde halkımız dilediğince yaşıyor. Herkese köşkte bir oda diyerek çıktığımız bu yolda bugüne gururla, yarına umutla bakıyoruz. Köşk ekonomisi bizim sayemizde nerelere geldi. AK10’lu kardeşim; Avrupa, Amerika geliyor bizim ekonomimizi kopyalıyor, kendi köşklerine, kendi saraylarına…

AK10’lular! Hepiniz kim bilir kaçıncı katlardaki odalarınızdan inip beni dinlemeye geldiniz. Biliyorsunuz ki gezilecek daha çok yer var. Bundan sonraki durağımız AK11! Hepinizi selamlıyorum!''

Ana saraya ait televizyon kanalı açıldı. Demokral, diksiyonunu beğendiği garson, aşçı ve berberleri gazeteci, spiker gibi görevlerle atadı. Televizyonda sürekli aynı yayın dönüyordu: Saraya Sesleniş…

''Sevgili Hemşerilerim. Adaletin emanetçisi ve emini olarak bizler bu yola çıkarken bir şey için yemin ettik. Size beş parmağımı birden açıyorum ve el sallıyorum. Bu beş neyi anlatıyor? Biliyorsunuz biz kendimizi beş harfle ifade ediyoruz: *Teoto!  Teokratiklerin Teo’su olacağız dedik. Otoriteryenlerin Oto’su olacağız dedik.  Ve bugün dimdik ayaktayız. Teoto!''

Demokral, sarayın her köşesine kamera yerleştirdi. Her an izliyordu sarayı. Bakıyordu Komünizm geliyor mu diye…


(*Yunanca Theos: Tanrı- İngilizce ‘’To’’ ‘’için’’ anlamında edat.  Teoto: ‘’Allah İçin’’ anlamında.)


Fatih Buğra Akbaş

0 yorum:

Yorum Gönder