Haziranın gelmesiyle tüm okullar tatile girdi.
Televizyon programları ve diziler de sezon finali yaptı.
Avrupa Şampiyonasındaki futbolcular ve Lys’ye girecek
öğrenciler hariç herkes tatile girdi.
Bizim milli takım bile tatilde…
***
1 miyon 233 bin kişi için ise tatil önümüzdeki hafta sonu
başlayacak.
Bugün, birçok aile okul bahçelerinde bu sıcakta gergin bir
şekilde bekleyecek, zaten sınav stresindeki öğrencileri daha da strese sokacak.
Eminim her aile, çocuklarına sağlayabilecekleri en iyi
hayatı sağlamak için uğraşır.
İmkanı dahilinde dershanelere binlerce lira para öder, özel
öğretmen tutar.
Bu sıcağın altında iki saat boyunca dua okur.
Hepsi bu çocukların kaliteli bir üniversite eğitimi
alabilmesi için.
İyi bir meslek sahibi olabilmesi için.
Gel gelelim üniversite öncesi eğitim de Türkiye’de kuru bir
kuyu.
Daha önce bu sınavdan geçmiş, şimdilerde üniversite okuyan
öğrencilerin çoğunda ne bir dünya görüşü ne de yurttaşlık şuuru var.
Dün sabah bir televizyon programına denk geldim. Sokaktan
geçenlere ‘’Mevsimler nasıl oluşur’’
diye mikrofon yöneltiliyordu.
Aşağı yukarı 10 kişiden biri soruyu doğru olarak cevapladı.
Lise dönemindeki bir öğrenci ‘’bu soru ilkokul sorusu , biz
lisedeyiz’’ diyerek konuyu unuttuğunu söyledi.
Haksız da değil.
Araştırmayı, okumayı, yaşadığı yeri ve dünyayı öğrenmediği
bir üniversite öncesi eğitimde bir öğrencinin böyle cevap vermesi gayet doğal…
Üniversite sınavında ne de olsa böyle sorular çıkmıyor.
Ezbere odaklı testler…
***
Bu sınav çocukların toplum içerisindeki konumunu da
belirliyor.
Yılda 12 bin lira verecek durumu olan aile çocuğuna
üniversiteyi kazandırabiliyor.
İmkanı olan bu kuyudan suyu çekiyor.
Aynı puanı almış yoksul çocuğu ise başaramamaktan
yargılanıyor.
Ezberi iyi olmadığı için.
***
Üniversite sınavı geleceği belirliyor.
Böyle adam kayıran bir sistemde çocukların geleceği ile
oynanıyor.
Kapatılması gereken Yüksek Öğretim Kurumu siyaseten
güçlendiriliyor.
17.06.2012